Hazinemiz yurt dışından borçlanmak istediğinde Eurobond ihraç ediyor. Böylelikle yatırımcılar Türkiye’ye borç vermis, yani Türkiye’nin bu borcu geri ödememe riskini almış oluyorlar. Yatırımcı, sigorta şirketine gidip “benim elimde 5 yıl sonra vadesi gelecek Türkiye’nin Eurobond’u var ve vadede Türkiye’nin borcunu ödememe ihtimaline karşı sigorta yaptırmak istiyorum” diyor. Yani vadede Türkiye borcunu ödemezse sigorta şisrketinin ilgili borç tutarını yatırımcıya ödeyeceği bir sistem. Sigorta şirketi de doğal olarak bu işlemi yapmak için bir sigorta primi talep ediyor. İşte 100 USD’lık Eurobond sigortalamak için sigorta şirketinin talep ettiği yıllık prime CDS diyoruz. Sigorta şirketleri, Türkiye’nin borcunu geri ödeme ihtimali ne kadar yüksek olursa o kadar düşük prim talep ediyorlar.
450 bps (basis points – baz puan) %4.5 demek. (1 bps = %0.01) Türkiye’nin CDS’inin (5 yıllık) şu anda bu seviyelerde olduğunu biliyoruz. Peki bu neden önemli. Yatırımcı parasını USD cinsinden Türkiye Eurobond’una yatırdığında ilk önce yıllık USD enflasyonu kadar faiz istiyor. (Paranın zaman içinde değer kaybetmesine karşı kendisini koruyor) Bunun yanında bahsettiğimiz Eurobond’u sigortalamak için ödeyeceği prim olan CDS’i de yine Türkiye’den talep ediyor. ABD enflasyonunun %1.8, CDS’in de %4.5 olduğunu düşünelim, yatırımcının kendisinin de yaklaşık %1 puan kazanmak isteyeceğini varsayalım. Bu üç rakamı topladığımızda ulaştığımız %7.3 rakamının Türkiye’nin 5 yıllık Eurobond faizini yaklaşık olarak verdiğini bulabiliriz.
Gördüğünüz gibi CDS oranları direkt olarak Türkiye’nin borçlanma maliyetini etkiliyor. CDS ne kadar düşerse o kadar ucuz borçlanabiliyoruz.
İlk yorum yapan siz olun