Trade off = Bir şeyi elde etmek için başka bir şeyden vazgeçmek zorunda olmak. Türkiye ekonomisi de diğer bütün ekonomiler gibi “trade off” durumları içinde kararlar vermek zorundadır.
Ekonomimizdeki en büyük “trade off”lardan biri tüketimle tasarruf arasındadır. Gelir iki şekilde kullanılır; önce ihtiyacınız kadar olan kısmı tüketirsiniz sonra kalanını tasarruf edersiniz. Yeteri kadar tasarruf ederseniz yatırım yapabilirsiniz. Eğer yatırımlarınız tasarruflarınızdan fazlaysa borçlanmanız gerekir, yani başkalarının tasarruflarını kullanmanız gerekir. Bu da ülke ekonomilerinde bizi cari açığa götürür. Yani Türkiye’nin yabancı ülkelerin tasarrufunu kullanması cari açığın oluşmasının bir nedenidir. Durum böyleyse demek ki ne kadar fazla tasarruf edersek o kadar iyi diye düşünülebilir. İşte burada trade off devreye giriyor.
Ülkenin tasarrufu arttığı ölçüde tüketimi azalacaktır. Bu dış mala olan talebi azalttığı gibi içeride üretilen ürünlere olan talebin de azalacağı anlamına gelir. Yani siz tasarrufu – yatırımı – üretimi arttırırken bu üretilen mallara olan talebi yani tüketimi azaltarak ülkeyi durgunluğa sürükleyebilirsiniz. (Buna tasarruf paradoksu denir; tasarruflar bireyleri zengin ederken ülkeler için aynı şeyi söylemek çok kolay değildir)
Çözüm basit olmamakla birlikte bir tanedir. Tasarrufu arttırmamızın zorunlu olduğunu bildiğimiz için, bu sebeple azalan iç tüketimin, dış taleple kompanse edilmesi gerekir. Yani üretilen malların ihracatının yapılabilir hale gelmesi gerekir. Yüksek katma değerli ihraç edilebilir ürünlerin üretiminin desteklenmesinin Türkiye ekonomisinin tek kurtuluş reçetesi olması bu yüzdendir.
İlk yorum yapan siz olun